kadının yemek derdi

çok merak ediyorum… osmanlı’da kadınlar nasıl yemek yapıyorlarmış?

bana “diziler…” demeyin sakın. merak ettiğim saray yaşamı değil. ben evde kocası için yemek yapan kadınların ne pişirdiğini, işe güce nasıl yetiştiğini merak ediyorum.

maharetimle övünecek kadar hamarat değilim, sadece doyabileceğimiz kadar yemeği yiyebileceğimiz kadar güzel yaparım. süsüydü, tabağıydı umurumda olmaz. ama merak ederim; bir yaprak sarması için emek vermek gereken süreyi düşününce ev işlerinde de hiçbir elektronik yardım almayan kadınlar nasıl yetişiyorlardı her işe?

bu merakımı bildiğinden geçenlerde birazoku’dan tanıdığım muammer “elite word otel’de osmanlı yemekleri günleri başladı,” dedi. “toplanıp yemek yiyelim mi?”

canıma minnet, bulunmaz fırsat!

epeydir görüşmeyi isteyip ihmal ettiğim arkadaşlarımla toplanıp elite world hotel’e gittik. uzun zamandır görmediğim ihtimamı gördüm açıkçası. masanın ortasına kurulmanın ve tombik bir kadın olmanın etkisi sanırım. bir sürü fotoğraf çektim filan, aslında size de göstermek isterim, ama… bir ayarlamak lazım!

piruhi’yi görünce osmanlı kadınlarına dair meraklarım iki kat arttı. ben böyle bir lezzet tatmadım. yoğurtlu tüm yemeklere özel bir hassasiyetim var, kabul. ama bu başkaydı. hünkârbeğendiyi de beğendim tabii. gerçi arkadaşlarımın aşureye benzettiği çorbayla başlayan yemek masasında her şey çok lezzetliydi ama, beni gönlümü inci tatlısı fethetti.

şekerli kahvemizi içerek masadan ayrılmadan evvel, arkadaşlarımdan biri yediği lahana sarmasının içinde pirinç değil de bulgur olduğundan bahsetti. nedenini anlamaya çalışırken otelin halkla ilişkiler görevlisi fatma hanım, yiyecek içecek müdürüyle tanıştırdı bizi. merakımızı da o giderdi. osmanlı döneminde henüz pirinç mutfaklarımızda değilmiş, bulgur kullanırmışız. pilavlarımız hep bulgurdanmış.

her zamanki açlığımdan öte girdiğim otel restoranında karnımı doyururken gülüp eğlenmekle kalmayıp öğrendim de… her ne kadar “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat,” dese de atalarımız ben yediklerimi anlattım, izninizle…

otelin konum itibarıyla yayınevim için planladığım birçok etkinliğe ev sahipliği yapabileceğini düşünüyorum. bu yüzden buradan sık bahsedersem kızmayın. amy winehouse anma etkinliklerinden, ilham gencer dinletilerinden bahsedip dururken belli mi olur, belki yazarlarımdan biri burada size eğlenceli ve bol sürprizli bir gün vaat eder?

yeterince meraklandırdıysam ayrılıyorum aranızdan…

tarifine harfiyen uyamayacağımı garanti edeceğim bir piruhi yapmanın peşindeyim de ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder