bakın benden habersiz neler olmuş bugün...


27 Temmuz 2011 Çarşamba, 19:54 tarihinde Nursel Calap tarafından eklendi


6 saat önceClive Owen Yusuf Eren

Merhaba nursel hanım. mardınde 3 köy okuluna kutuphane kuruyoruz. bize yardımcı oalbılecegınızı dusundum. acaba yardım edebılırmısınız. bu mesaja karsılık versenız dha benı mutlu eder. sizden haber beklıyorum

yaklaşık bir saat önceClive Owen Yusuf Eren

cevap vermezmısnız sız sıradan ınsalara

hala cevap vermeyeceksınız galıba

kusura bakmayın sızı rahatsız ettım. sızın gıbı tanınmıs olsaydım galıba tavan yapardık sizden ufak bı ıyılık ıstedık yaptıgınız tamamen basitlik

güle güle

zamanı geldıgınde

bunu sızın yuzunuze söyleyecegımden

emın olabılırsın

6 dakika önce

Nursel Calap

  • elindekini ardına koyma bari...

  • 24 saat anbean burda olduğumu düşündüren nedir bilmiyorum. ve haklısın genellikle cevap veremiyorum

  • yardım konusuna gelince...

  • gerek şahsen gerekse yayınevim yaptığmız hiçbir yardım konusunda destek ya da öneri almamak konusunda prensipliyiz.

  • yani kampanyalı yardımları ancak kendimiz başlatırsak yaparız.

  • kişisel yardımlarım konusunda da kimsenin ne yaptığımı bilmemesi taraftarıyım

  • dolayısıyla, mardin'e gittiğimde bir okula yardım etmem gerektiğini kendim görürsem ederim.

  • şimdi...

  • şu ukala tavrın benim seni görmeyerek vermediğim cevaptan daha kötü...

  • önyargılarının içinde boğulmanı dilerim.

  • çünkü yüzüp kurtulamayacak kadar batmış durumdasın.

  • tanımadığın kişiler hakkında konuştuğunda daha dikkatli ol da hakkımda ne dersen de!

  • bundan başka tek bir cevap vermeyeceğim.

  • kolaylıklar...

---------------------------

yukarıdakinden önce de yazmış bana Clive Owen Yusuf Eren. görmemişim... isteği bekleyenler de dahil isteyen herkesin arkadaşım olmasına izin verdiğimden beri gelen mesajları takip edip cevaplamak ayrı bir iş günü gerektiriyor çünkü... birkaç günde bir ayırabiliyorum ancak o zamanı. o da şu sıra değil pek!

bu "iletişim" yönteminden hoşlanmıyorum arkadaşlar.

Clive Owen Yusuf Eren 'in sandığı gibi tanınmış hissetmiyorum. ama isteyen herkesi istisnasız arkadaşlığa kabul etmeye karar vermeden önce de hissetmiyordum. şimdi de.

ulaşılabilir olmam herkesin bana ulaşabileceğini göstermez. bunu daha önce de söylemiştim. ama bu "tanınmış" hissettiğim ya da öyle olmak istediğim için değil, kendime ait ve çocuklarımla paylaştığım bir hayatın gayet sade sorumluluğunu taşıdığım için...

eski arkadaşlarım farkındadır, sadece tanıdığım insanlarla facebook arkadaşı olmayı kabul ettiğim dönemlerde gururla paylaştığım çocuklarımın albümleri de gizli artık. kabuğum mühimdir benim.

çünkü... bu kadar çok "arkadaşın" gerçekten arkadaşımız olması mümkün değil. ama burası bir iletişim platformu ve benim işimi ya da benzer işleri yapan herkesin bu tip sosyal alanlardan faydalanması kaçınılmaz.

facebook twitter ya da bilumum sosyal paylaşım alanları hepimize ait birer küçük ofis gibi.ulaşır konuşursunuz ya da ulaşamaz mesaj bırakırsınız.

her zaman hepimizin ulaşabilmesi için bu aletin beynime monte edilmesi lazım sanırım. hayatımı facebook planlamıyor henüz.

yakın arkadaşlarımın bile şu sıralar arayıp görüşmek istediklerinde bana ulaşmaları zorken, yoğun ve neredeyse kafamı kaldırmaz şekilde çalışıp, yaptığım her fuzuli gibi görünen şey bile işim gücümle alakalıyken hiç tanımadığım ama sırf beni tanımak istemesine saygı duyduğum için reddetmediğim "arkadaş"larımdan 'bir gün seni yeneceğim!' hırsları alınca patlıyorum ben!

tanıdığım, tanımak istediğim, beni tanımak isteyen, kim bilir belki uzaktan ne yaptığımı merak ettiği için arkadaş olmak isteyen arkadaşlarım...

ben de mesela her öğlen yediğim yerde karşılaştığım ama merhaba'dan öte sohbet etmediğim "arkadaş"ımı olur olmaz saatlerde burada görünce merhaba diyorum. bana cevap vermesini de istiyorum, ama vermeyince kendimi bana cevap veremeyeceği kadar küçük bulmuyorum. işi vardır, bilgisayarını açık unutmuştur, sevgilisi yanındadır, merhabadan öte sohbet etmemiz gerekmediğini düşünüyordur, diyorum.

ama sırf bu yüzden ona haddini bildirmek gelmiyor aklıma!

şimdi... söyler misiniz lütfen. basit kavramı doğru kullanılabilse bu kadar sorun olur muydu hayatımızda?

haddime düşmez ama önerimdir: mümkün olduğunca basit yaşayalım lütfen. o kadar basit yaşayalım ki, birinin mesajımıza cevap vermemesini komplike kişilik tahlillerine dönüştürmeyelim. basit sebeplere odaklanalım.

işim var... çok işim var. işte benim bu aralar birçok ihmalime karşın en basit sebebim de bu!